-
1 большой
büyük,geniş* * *врз, тж. → сущ., мbüyük; genişбольшо́й го́род — büyük şehir
большо́й успе́х — büyük başarı
большо́й писа́тель — büyük yazar
слу́шаться больши́х — büyüklerin sözünü dinlemek
больша́я статья́ — geniş bir yazı
большо́й жи́зненный о́пыт — geniş hayat tecrübesi
большое коли́чество заводов и фа́брик — çok sayıda fabrika
все госуда́рства, больши́е и ма́лые — büyük küçük her devlet
у него́ большая семья́ — ailesi kalabalıktır
здесь большо́го ума не тре́буется — bunun için aşırı akıl gerekmiyor
по́льзоваться большо́й симпа́тией — geniş sempati görmek
сли́шком большая вы́держка — фото çok uzun poz
э́то большо́й по́льзы не принесёт — bu fazla bir yarar sağlamaz
вы́звать большо́й интере́с (у) обще́ственности — kamuoyunda geniş ilgi uyandırmak
удели́ть чему-л. большое ме́сто (в газете и т. п.) — geniş bir yer ayırmak
не бу́дет большо́й оши́бкой, е́сли... —...sa pek yanlış olmayacak
••больша́я бу́ква — büyük harf
большо́й па́лец — büyük parmak
большо́й теа́тр — Bolşoy (tiyatrosu)
большо́й ребёнок — koca bebek
больша́я ложь — koca bir yalan
кома́нда продемонстри́ровала большо́й футбо́л — takım büyük bir futbol gösterdi
-
2 ликование
büyük sevinç* * *сbüyük sevinç; bayram etmeвы́звать ликова́ние в ряда́х кого-л. — saflarında büyük bir sevinç yaratmak
-
3 шагнуть
bir adım atmak; yürümek* * *сов.1) см. шагать 2)••шагну́ть далеко́ вперёд — büyük bir ilerleme kaydetmek
-
4 пристально
büyük bir dikkatle, dikkatli dikkatliпри́стально смотре́ть на что-л. — göz kesilerek bakmak
при́стально следи́ть за разви́тием собы́тий — olayların gelişmesini yakından izlemek
-
5 рьяно
-
6 gird up one's loins
büyük bir işe hazırlanmak, hazırlanmak, paçaları sıvamak -
7 gird up one's loins
büyük bir işe hazırlanmak, hazırlanmak, paçaları sıvamak -
8 größtenteils
büyük bir bölümüçoğu -
9 höchstwahrscheinlich
büyük bir olasılıkla -
10 grand
I1 haut / large büyük [by'jyc]◊Cette fille est très grande. — Bu kız çok büyük.
◊La fenêtre est grande ouverte. — Pencere sonuna kadar açık
2 important çok sayıda◊J'ai entendu un grand bruit. — Büyük bir gürültü duydum.
♦ il n'y a pas grand monde fazla kalabalık yok3 adulte büyük [by'jyc]◊Tu pourras y aller quand tu seras grand. — Büyüdüğün zaman gidebileceksin.
♦ les grandes personnes yetişkinler4 aîné daha yaşlı◊C'est son grand frère. — O ağabeyidir.
5 ünlü [yn'ly]◊C'est un grand écrivain. — O büyük bir yazardır.
IIn m f1 de grande taille büyük [by'jyc]2 büyük [by'jyc]◊3 enfant plus âgé büyük çocuk◊C'est un grand maintenant. — Büyük bir çocuktur o artık.
en grand ölçüyü geniş tutarak◊Il a fait les choses en grand pour cette fête. — Bu şenlik için ölçüyü geniş tuttu.
-
11 grande
I1 haut / large büyük [by'jyc]◊Cette fille est très grande. — Bu kız çok büyük.
◊La fenêtre est grande ouverte. — Pencere sonuna kadar açık
2 important çok sayıda◊J'ai entendu un grand bruit. — Büyük bir gürültü duydum.
♦ il n'y a pas grand monde fazla kalabalık yok3 adulte büyük [by'jyc]◊Tu pourras y aller quand tu seras grand. — Büyüdüğün zaman gidebileceksin.
♦ les grandes personnes yetişkinler4 aîné daha yaşlı◊C'est son grand frère. — O ağabeyidir.
5 ünlü [yn'ly]◊C'est un grand écrivain. — O büyük bir yazardır.
IIn m f1 de grande taille büyük [by'jyc]2 büyük [by'jyc]◊3 enfant plus âgé büyük çocuk◊C'est un grand maintenant. — Büyük bir çocuktur o artık.
-
12 крупный
iri* * *1) iri (taneli)кру́пный песо́к — iri kum
кру́пный виногра́д — iri taneli üzüm
кру́пные слёзы — boncuk boncuk yaşlar
кру́пные ка́пли по́та — boncuk boncuk terler
2) ( о человеке) iri kıyım; iri yarıкру́пная же́нщина — iri yarı bir kadın
3) врз büyük; önemli ( значительный)кру́пная индустри́я — büyük endüstri
кру́пные успе́хи — büyük / önemli başarılar
са́мый кру́пный вы́игрыш (в лотерее) — büyük ikramiye
кру́пная су́мма (де́нег) — büyük bir para
кру́пный учёный — büyük bir bilgin
кру́пная буржуази́я — büyük burjuvazi
э́то кру́пный недоста́ток журна́ла — bu, derginin çok önemli bir eksikliğidir
потерпе́ть кру́пное пораже́ние на вы́борах — seçimde büyük bir yenilgiye uğramak
ме́жду ни́ми бы́ло мно́го ме́лких и кру́пных сты́чек — aralarında büyüklü küçüklü pek çok çatışma olmuştu
••кру́пный рога́тый скот — büyük baş hayvan
вести́ кру́пную игру́ (в карты и т. п.) — büyük oynamak
ме́лкие и кру́пные де́ньги — bozuk ve bütün paralar
-
13 gros
I1 large, épais büyük [by'jyc]2 corpulent şişman◊Il est devenu gros. — Şişmanladı.
3 çok [ʧok]4 grave büyük [by'jyc]5 vulgaire kaba [ka'ba]♦ un gros mot kaba bir sözIIn m fpersonne corpulente şişman1 çok [ʧok]2 en grand büyük [by'jyc]3 en grosa büyük boy◊C'est écrit en gros. — Büyük boy harflerle yazılı.
b yaklaşık [jakɫa'ʃɯk]◊Il y avait en gros deux cents personnes. — Yaklaşık iki yüz kişi vardı.
c toptan [top'tan] -
14 grosse
I1 large, épais büyük [by'jyc]2 corpulent şişman◊Il est devenu gros. — Şişmanladı.
3 çok [ʧok]4 grave büyük [by'jyc]5 vulgaire kaba [ka'ba]♦ un gros mot kaba bir sözIIn m fpersonne corpulente şişman -
15 groß
eine \große Koalition büyük koalisyon;mit \großem Abstand führen açık farkla önde olmak;mit dem größten Vergnügen seve seve;\großen Wert auf etw legen bir şeye çok önem vermek;sie war seine \große Liebe o, onun büyük aşkıydı;\groß in Mode sein çok moda olmak;ich habe \große Lust zu gehen gitmeye çok hevesliyim;was soll ich \groß dazu sagen? ( fam) buna başka ne diyebilirim?;er hat es mir \groß und breit erzählt ( fam) bana onu enine boyuna anlattıer ist fast zwei Meter \groß boyu neredeyse iki metre3) ( zeitlich)die \großen Ferien büyük tatilmeine \große Schwester benim ablam;wenn ich \groß bin büyüdüğüm zaman;ein Vergnügen für G\groß und Klein büyük ve küçüklere bir eğlence5) ( Menge)eine \große Familie büyük bir aile;im G\großen und Ganzen topu topuKarl der G\groß Şarlman -
16 schwer
schwer [ʃve:ɐ]I adj1) ( Gewicht) ağır;ein drei Kilo \schweres Paket üç kilo ağırlığında bir paket;wie \schwer ist das? bunun ağırlığı nedir?ein \schwerer Irrtum büyük bir hataein \schweres Leben haben zor bir yaşamı olmak4) ( schwierig) güç;das ist \schwer zu sagen bunu söylemek güçtür;sie hat es \schwer mit ihm onunla yaşaması kolay değilII adv;ich bin \schwer enttäuscht büyük hayal kırıklığına uğramak;\schwer erkrankt/verletzt sein ağır hasta/yaralı olmak;\schwer atmen güç nefes almak;\schwer bewaffnet ağır silahlı;jdn \schwer bestrafen birine ağır ceza vermeksich \schwer täuschen çok yanılmak;sie ist \schwer gestürzt çok kötü düştü -
17 مرفاع
Iمِرْفاع1. levyeAnlamı: bir mekanizmanın kumanda kolu2. maçuna3. kriko4. kaldıraçAnlamı: az bir güç ile büyük bir yükü kaldırmaya yarayan alet, manivelâIIمِرْفَاع1. levyeAnlamı: bir mekanizmanın kumanda kolu2. maçuna3. kriko4. kaldıraçAnlamı: az bir güç ile büyük bir yükü kaldırmaya yarayan alet, manivelâ -
18 строгий
1) sert, sıkıстро́гий учи́тель — sert bir hoca
стро́гий оте́ц — sert bir baba
стро́гий команди́р — sert / sıkı bir kumandan
2) sıkı, sert; şiddetliстро́гое предупрежде́ние — sıkı bir uyarı
стро́гое наказа́ние — sert / şiddetli bir ceza
стро́гое обраще́ние с детьми́ — çocuklara karşı sert davranma
он получи́л стро́гое воспита́ние — sıkı bir eğitim / terbiye görmüştü
приня́ть стро́гие ме́ры — sıkı önlemler almak
лицо́ у неё стро́гое — sert yüzlüdür
лицо́ у неё ста́ло ещё бо́лее стро́гим — yüzü daha da sertleşti
в обстано́вке стро́гой секре́тности — büyük bir gizlilik içinde
стро́гая дисципли́на — sıkı disiplin
3) sıkı, sertстро́гая дие́та — sıkı perhiz
стро́гий контро́ль — sıkı denetim
стро́гие зако́ны — sert kanunlar
стро́гие пра́вила — sıkı kurallar
стро́гий прика́з — sıkı bir emir
стро́гие ограниче́ния — sert kısıtlamalar
стро́гое соблюде́ние догово́ров и соглаше́ний — antlaşma ve anlaşmalara titizlikle uyma / uyulma
4) sertстро́гие нра́вы и обы́чаи — sert örf ve adetler
челове́к стро́гих пра́вил — ahlak kurallarına sımsıkı bağlı bir adam
-
19 сильный
1) врз kuvvetli, güçlü; zorluси́льный челове́к — kuvvetli adam
си́льные ру́ки — güçlü / kuvvetli kollar
си́льный уда́р — kuvvetli darbe
си́льный ого́нь — воен. kuvvetli / zorlu ateş
вари́ть на си́льном огне́ — harlı ateşte pişirmek
си́льная а́рмия — kuvvetli bir ordu
си́льное госуда́рство — güçlü / kudretli bir devlet
си́льная конкуре́нция — kuvvetli rekabet
си́льный сопе́рник — спорт. çetin rakip
си́льные до́воды — güçlü / kuvvetli kanıtlar
си́льная во́ля — güçlü / kuvvetli irade
си́льный писа́тель — güçlü / kudretli bir yazar
у него́ си́льное перо́ — kuvvetli kalemi var
он силён в фи́зике — разг. fizikten kuvvetlidir
в письме́ он не о́чень силён — yazması pek kuvvetli değildir
си́льный мото́р — güçlü motor
2) şiddetli; zorlu, kuvvetliси́льный ве́тер — kuvvetli rüzgar
о́чень си́льный ве́тер — şiddetli rüzgar
си́льная боль — şiddetli ağrı
си́льный дождь — zorlu bir yağmur
си́льный тума́н — yoğun sis
си́льный снегопа́д — yoğun kar yağışı
си́льный го́лос — güçlü / küvvetli ses
си́льный яд — kuvvetli bir zehir
си́льное жела́ние — şiddetli bir istek arzu
произвести́ си́льное впечатле́ние — çok büyük bir izlenim bırakmak
••си́льная сторона́ рома́на — romanın güçlü yanı
-
20 höchstwahrscheinlich
höchstwahrscheinlich ['--'--] advbüyük bir olasılıkla, büyük bir ihtimalle, her hâlde
См. также в других словарях:
büyük — sf., ğü 1) Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz. Y. Z. Ortaç 2) Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram) Büyük bir cevap sıkıntısı geçirdikten sonra itiraf etti … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük boy — sf. Normal ölçülerden daha büyük Bir ana dans sırasında, büyük boy duvar aynalarından birini gösterdi. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük sözüme tövbe! — bir konuda çok kesin konuşulduğunda tersi bir durumun başa gelmemesi dileğini belirten bir söz Büyük sözüme tövbe, hatır ve hayalime bile getiremem. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük başın derdi büyük olur — büyük işlerin başında bulunanların karşılaşacağı güçlükler de çoktur anlamında kullanılan bir söz Mutlu değildi. Büyük başın derdi de sıkıntısı da büyük olur. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük yemin etmek — bir şeyi yapmamak konusunda en kutsal şeyler üzerine ant içmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük ünlü uyumu — is., dbl. Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde kalın bir ünlü a, ı, o, u varsa ondan sonra gelen bütün hecelerin kalın ünlülerle, ince bir ünlü e, i, ö, ü varsa sonraki hecelerin de ince ünlülerle sürüp gitmesi kuralı, büyük sesli uyumu:… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Büyük Birlik Partisi — Partei der Großen Einheit Vorsitzender Mustafa Destici Gründungsjahr 1993 Gründer … Deutsch Wikipedia
büyük lokma ye büyük söyleme — başaramayacağın, sonuçlandıramayacağın bir konuda kesin sözler söyleme anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
Bir Bakmışsın — Infobox Album Name = Bir Bakmışsın Type = Album Artist = Yalın Background = Yellow Released = April 17, 2005 Recorded = 2005 Genre = Pop rock Label = Pasaj Music Reviews = Last album = Ellerine Sağlık (2004) This album = Bir Bakmışsın (2005) Next … Wikipedia
bir bakıma — zf. Başka bir görüşle, başka bir düşünüşle Nadire Hanım bir bakıma kocasının büyük adam oluşuna seviniyor. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir selam bin hatır yapar — selam bir ilgi ve sevgi belirtisidir, gönül kazanmakta büyük önemi vardır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük